GÖZDE YÜKSEL İLE RESİM, İLLÜSTRASYON VE SANAT ÜZERİNE

GÖZDE YÜKSEL İLE RESİM, İLLÜSTRASYON VE SANAT ÜZERİNE RÖPORTAJ: AYŞE HİCRET AYDOĞAN   “Konuşamadığım anlarda üretebilmek gerçek bir özgürlük alanı. Farklı zamanlarda farklı bir yerlerde olabilmek, derin duyguları bambaşka gerçekliklerle dışa vurmak ve cesurca yaratmak iyileştiriyor.”   Gözde Yüksel çalışmalarıyla, kitap kapağı çizimleriyle ve yaşama bakış açısıyla uzun zamandır takip ettiğim bir ressam. İç mimar. Ankara’da kendi atölyesinde resim ve illüstrasyon çalışmalarına devam ediyor. Bitmek bilmeyen heyecanı ile üretmekten yorulmuyor. Gözde Yüksel ile çalışmaları, projeleri ve sanata dair konuştuk.   Bir çiziminizin sloganı ile başlamak istiyorum: “Bir adım atmam gerek, güneşe doğru.” Gözde Yüksel’i tanımak isterim; daima sanata yönelen adımlarınızdan bahsederek başlayalım. 1983, Ankara doğumluyum. Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü mezunuyum. Güzel sanatlara hazırlık sürecim ve resim atölyesinde aldığım eğitim beni çok geliştirdi. İşte tam o zamanlar, güneşe doğru adımlarım, ne yapmak istediğim, çizerken ne söylemek istediğim gibi düşünceler kafamda iyice şekillenmeye başladı. Güneşi selamladığımızda hayat kendiliğinden mükemmelleşmez, bir adım atmamız gerek. Okulu bitirdikten sonra projeler ve mimarlığın farklı deneyimleriyle çalışmalarıma devam ettim. Çeşitli sanatçıların atölyelerine katıldım. Onlarla birlikte proje üretme imkânı buldum. 2014 yılı itibarıyla Ankara’da kendi atölyemde çalışmalarıma başladım. Bu süreçlerle birlikte farklı disiplinleri birleştirerek sanat ve tasarım sürecime daha da yoğunlaştım.   Çizimlerinizde sıklıkla kullandığınız imgeler var. Kediler, kuşlar, güçlü kadınlar, çocuklar… Tamamında bir öykü okuyoruz aslında. Sanatın farklı türlerinin bir çatı altında buluştuğunu hissettiriyor bana bu örüntü. İmgelerinizle ilgili siz neler söylersiniz? Tüm çizimlerimin ayrı bir hikâyesi, ayrı bir özelliği var. Parçadan bütüne, farklı zaman ve mekânları yansıtan figürler. Hepsi ayrı bir karakteri temsil ediyor. Bazen hikâyeler tekrar ediyor bazen de hayallere dalıyor. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman arasında geziniyor. Kadın portrelerimde ise hem kendimden hem de yakınımdaki tüm kadınların yaşamlarından yola çıkıyorum. Duygularını, direnişlerini, varoluşlarını, umutlarını, suskunluklarını, cesaretlerini anlatan çalışmalar. Konuşamadığım anlarda üretebilmek gerçek bir özgürlük alanı. Farklı zamanlarda farklı bir yerlerde olabilmek, derin duyguları bambaşka gerçekliklerle dışa vurmak, cesurca yaratmak iyileştiriyor. Kimi zaman ifade ettiğim bu dili farklı teknik ve disiplinler arasında izleyiciye ulaştırmayı, farklı gerçeklilerle buluşturmayı deneyimliyorum. Yaşadığım sürece paylaşarak, biriktirerek, hissederek; yer yer kullandığım dokularla, figürlerle ve renklerle güçlenen eserler, bu hikâyeler hep devam edecek.   İmge konusuna girmişken, kelime olarak bilinçte beliren nesne, olay anlamına geliyor. Bu bağlamda imge kullanımı için duygu farkındalığının, kendini iyi tanımanın, doğayla iç içe olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Siz imge oluşturmada hangi yolları kullanıyorsunuz? Ruhunuzu beslemenin yolları neler? Resimli anılar günlüğü tutuyorum. Uzun yola çıktığımda hatırlatıcı, güvende hissettiren kitaplarımı, notlarımı yanıma alıyorum. Hayatımda olup biten, gördüğüm şeylerde içimde neler oluştuysa yollarda yazıyorum, çiziyorum. Duygularımızın arkasında değerler, değerlerin arkasında da inançlar vardır. Bu defterle, içimdeki çocuğa merhaba dediğimde iç yolculuğuma çıkarım. Ruhu beslemenin en güzel yolu bu, kendinle tanışmak. İşte o zaman gelecek yolculukların hayali ve heyecanı anlam kazanıyor.   İllüstrasyon, resimlerinizde kullandığınız teknikler (sulu boya, yağlı boya, eskiz vb.) gibi kavramları en basit hâliyle açıklar mısınız? Eserlerimde farklı materyalleri birlikte kullanıyorum. Tuvallerim çoğunlukla akrilik (su bazlı), yağlı boyalar ve vurgulu renk geçişleri izleyici ile buluşuyor. Renkler doğal haline sadık kalmaksızın figürlerin, yoğun ruh halini yansıtarak ön plana çıkıyor. Serbest el eskizlerim ve illüstrasyon çalışmalarımda geleneksel ve dijital boyama tekniklerini bir arada kullanmayı seviyorum.    Çocuklarla çalışmalarınız mevcut. Tasarım dersleri veriyorsunuz. Bu çalışmaların bir sanatçı olarak size öğrettikleri de vardır mutlaka. Çocukların imge dünyasının sınırsızlığı, belli kurallar dizisine oturmaması biz yetişkinler için çok besleyici oluyor değil mi? Yaklaşık 9 yıldır çocuklarla çalışıyorum. Sanat ve tasarım üzerine dersler veriyor, belirli yaş gruplarıyla mimari atölyeler düzenliyorum. Tasarım ve yaratıcılık süreçlerini desteklemek ve sanatsal algılarını geliştirmek adına mimarlık atölyesini yürütüyorum, çocuk ve mimarlık atölyeleri. Onların planları ve ilhamıyla yola çıkıyorum. Çocuklar yaşamda çok güzel bir tat bırakıyor. Attıkları her bir çizginin bir hikâyesi olduğuna inanlardanım. Onlardan çok fazla ilham alıyorum. Çocukları

GÖZDE YÜKSEL İLE RESİM, İLLÜSTRASYON VE SANAT ÜZERİNE

GÖZDE YÜKSEL İLE RESİM, İLLÜSTRASYON VE SANAT ÜZERİNE

RÖPORTAJ: AYŞE HİCRET AYDOĞAN

 

Konuşamadığım anlarda üretebilmek gerçek bir özgürlük alanı. Farklı zamanlarda farklı bir yerlerde olabilmek, derin duyguları bambaşka gerçekliklerle dışa vurmak ve cesurca yaratmak iyileştiriyor.”

 

Gözde Yüksel çalışmalarıyla, kitap kapağı çizimleriyle ve yaşama bakış açısıyla uzun zamandır takip ettiğim bir ressam. İç mimar. Ankarada kendi atölyesinde resim ve illüstrasyon çalışmalarına devam ediyor. Bitmek bilmeyen heyecanı ile üretmekten yorulmuyor. Gözde Yüksel ile çalışmaları, projeleri ve sanata dair konuştuk.

 

Bir çiziminizin sloganı ile başlamak istiyorum: Bir adım atmam gerek, güneşe doğru.” Gözde Yükseli tanımak isterim; daima sanata yönelen adımlarınızdan bahsederek başlayalım.

1983, Ankara doğumluyum. Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü mezunuyum. Güzel sanatlara hazırlık sürecim ve resim atölyesinde aldığım eğitim beni çok geliştirdi. İşte tam o zamanlar, güneşe doğru adımlarım, ne yapmak istediğim, çizerken ne söylemek istediğim gibi düşünceler kafamda iyice şekillenmeye başladı. Güneşi selamladığımızda hayat kendiliğinden mükemmelleşmez, bir adım atmamız gerek. Okulu bitirdikten sonra projeler ve mimarlığın farklı deneyimleriyle çalışmalarıma devam ettim. Çeşitli sanatçıların atölyelerine katıldım. Onlarla birlikte proje üretme imkânı buldum. 2014 yılı itibarıyla Ankarada kendi atölyemde çalışmalarıma başladım. Bu süreçlerle birlikte farklı disiplinleri birleştirerek sanat ve tasarım sürecime daha da yoğunlaştım.

 

Çizimlerinizde sıklıkla kullandığınız imgeler var. Kediler, kuşlar, güçlü kadınlar, çocuklar… Tamamında bir öykü okuyoruz aslında. Sanatın farklı türlerinin bir çatı altında buluştuğunu hissettiriyor bana bu örüntü. İmgelerinizle ilgili siz neler söylersiniz?

Tüm çizimlerimin ayrı bir hikâyesi, ayrı bir özelliği var. Parçadan bütüne, farklı zaman ve mekânları yansıtan figürler. Hepsi ayrı bir karakteri temsil ediyor. Bazen hikâyeler tekrar ediyor bazen de hayallere dalıyor. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman arasında geziniyor. Kadın portrelerimde ise hem kendimden hem de yakınımdaki tüm kadınların yaşamlarından yola çıkıyorum. Duygularını, direnişlerini, varoluşlarını, umutlarını, suskunluklarını, cesaretlerini anlatan çalışmalar. Konuşamadığım anlarda üretebilmek gerçek bir özgürlük alanı. Farklı zamanlarda farklı bir yerlerde olabilmek, derin duyguları bambaşka gerçekliklerle dışa vurmak, cesurca yaratmak iyileştiriyor. Kimi zaman ifade ettiğim bu dili farklı teknik ve disiplinler arasında izleyiciye ulaştırmayı, farklı gerçeklilerle buluşturmayı deneyimliyorum. Yaşadığım sürece paylaşarak, biriktirerek, hissederek; yer yer kullandığım dokularla, figürlerle ve renklerle güçlenen eserler, bu hikâyeler hep devam edecek.

 

İmge konusuna girmişken, kelime olarak bilinçte beliren nesne, olay anlamına geliyor. Bu bağlamda imge kullanımı için duygu farkındalığının, kendini iyi tanımanın, doğayla iç içe olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Siz imge oluşturmada hangi yolları kullanıyorsunuz? Ruhunuzu beslemenin yolları neler?

Resimli anılar günlüğü tutuyorum. Uzun yola çıktığımda hatırlatıcı, güvende hissettiren kitaplarımı, notlarımı yanıma alıyorum. Hayatımda olup biten, gördüğüm şeylerde içimde neler oluştuysa yollarda yazıyorum, çiziyorum. Duygularımızın arkasında değerler, değerlerin arkasında da inançlar vardır. Bu defterle, içimdeki çocuğa merhaba dediğimde iç yolculuğuma çıkarım. Ruhu beslemenin en güzel yolu bu, kendinle tanışmak. İşte o zaman gelecek yolculukların hayali ve heyecanı anlam kazanıyor.

 

İllüstrasyon, resimlerinizde kullandığınız teknikler (sulu boya, yağlı boya, eskiz vb.) gibi kavramları en basit hâliyle açıklar mısınız?

Eserlerimde farklı materyalleri birlikte kullanıyorum. Tuvallerim çoğunlukla akrilik (su bazlı), yağlı boyalar ve vurgulu renk geçişleri izleyici ile buluşuyor. Renkler doğal haline sadık kalmaksızın figürlerin, yoğun ruh halini yansıtarak ön plana çıkıyor. Serbest el eskizlerim ve illüstrasyon çalışmalarımda geleneksel ve dijital boyama tekniklerini bir arada kullanmayı seviyorum. 

 

Çocuklarla çalışmalarınız mevcut. Tasarım dersleri veriyorsunuz. Bu çalışmaların bir sanatçı olarak size öğrettikleri de vardır mutlaka. Çocukların imge dünyasının sınırsızlığı, belli kurallar dizisine oturmaması biz yetişkinler için çok besleyici oluyor değil mi?

Yaklaşık 9 yıldır çocuklarla çalışıyorum. Sanat ve tasarım üzerine dersler veriyor, belirli yaş gruplarıyla mimari atölyeler düzenliyorum. Tasarım ve yaratıcılık süreçlerini desteklemek ve sanatsal algılarını geliştirmek adına mimarlık atölyesini yürütüyorum, çocuk ve mimarlık atölyeleri. Onların planları ve ilhamıyla yola çıkıyorum. Çocuklar yaşamda çok güzel bir tat bırakıyor. Attıkları her bir çizginin bir hikâyesi olduğuna inanlardanım. Onlardan çok fazla ilham alıyorum. Çocukların bu ölçeğini gözlemlemek adına bir şehrin içinde kendilerini nerede konumlandırdıklarını merak ediyorum. Bu nedenle çocuk ve mimarlığa farklı içerikler ekleyerek devam edeceğim. Aynı zamanda çocuk kitabı çizeriyim. Kendi çizdiğim kitapların dışında da iyi bir okuyucuyum. Çocuk kitapları almayı, çizimler biriktirmeyi ve onlarla seyahat etmeyi de seviyorum. Bu alanda oluşan yeni fikirler ve deneyimler oldukça heyecanlı benim için.

 

Alanımla ilgili olduğu için en çok konuşmak istediğim soruyu sormak istiyorum. Kitap çizimleri yapıyorsunuz. Nasıl başladınız? Hangi kitaplara çizimler yaptınız? Yayınevi, yazar ve editör görüşmeleriniz nasıl gerçekleşiyor? Nasıl karar veriyorsunuz?

İlk çocuk kitabım Elma Kurdu, 2017de Yitik Ülke Yayınevinden çıktı. Şimdiye kadar resimlediğim dört çocuk kitabım var. Kitap resimleme sürecinde daha çok, editörle iletişim içinde oluyoruz. Yazarla da konuştuktan sonra kitabın sayfaları, teknik detayları gibi konular için editör yönlendiriyor. Bilgilendirmenin ardından araştırma eskizlerimi yapıp, renklendirmelerle çizimleri tamamlıyorum. Gerekli görülen yerler üzerinden son düzeltmeler yapılıyor. Baskıya uygun formatta çizimlerimi tamamlayıp yayınevine gönderiyorum.

 

En basit tanımıyla hobi” olarak görülüyor uğraşılarımız, tutkularımız. Kendi atölyenizi açana kadar çevrenizden destek gördünüz mü, yoksa tamamen hedeflerinin peşinden koşan bir insan mı var karşımızda?

2016 yılında hayatımın yönünü değiştirip kendi atölyemde çalışmalarıma başladım. Bu yaratım sürecime ve üretim alanıma bir süre sonra sanatseverler eklendi. Dayanışmasını ve desteğini hissettiğim dostlarım hep vardı, iyi ki... Bazı zamanlar vazgeçmeden neden başladığımı hatırlattılar. Atölyem, üretim alanım, sevdiğim şeylerin başladığı yer, emeğim, kendimle buluştuğum yuvam. Ben yaşadığım sürece hikâyelerim devam edecek. Çok şanslıyım çünkü sevdiğim şeyler benim işim. Ve evet hedefim paylaşmak, üretmek, başka hayatlara zamanın gücüyle ortak olmak, sevdiğim anlarda kalmak.

 

Sergilerde yer alıyor, insan kaynakları zirvelerine katılıyor, workshoplar düzenliyorsunuz. Anlamlı projelerde de yer aldığınızı biliyorum. Kentsel dönüşüm üzerine Kent ve Kimlik” projesi gibi. Önümüzdeki günlerde yer alacağınız projeler var mı? Geleceğe dair planlarınız neler?

Son bir yıldır Kent ve Kimlik” adıyla Ankarada yıkılan yapılar ile ilgili kişisel bir proje üzerine çalışıyorum. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılan binaları fotoğraflayıp, dijital çizimlerle yapılara müdahale ediyorum. Pandemi sürecine takılan, eskiz ve resimlerimin olduğu kişisel sergim izleyiciyle buluşacak. Bu dönem içinde yine uluslararası sanat etkinlikleri,  birçok proje ve karma sergiye katılma fırsatım oldu. Bir yandan da bireysel tasarım ve projelerime devam ediyorum. İleride kendi yazıp çizdiğim çocuk kitaplarını da hayata geçirmek istiyorum…

 

Eserlerinizin isimleri de çok güzel ve anlamlı. Veda, Sustum, Kalbimi Karşıla, Büyülü Orman… Soyut ve daha çok çağrışımlara dayalı bir tekniğiniz olduğunu düşünüyorum. Resimden anladığımı iddia etmemekle birlikte edebiyatla bütünleştirerek içsel dünyamda yarattığı titreşimlere dayanarak yorumluyorum. Dış dünyanın taşıdığı kaosu, tüketim çılgınlığını, düşlerimizi, şehirlerden kaçamayanları, dönüştüklerimizi anlatıyor çizgiler ve renkleriniz. Bu bağlamda soyut resim ile ilgili düşüncelerinizi öğrenmek isterim.

‘’Bahar gibi sevecen, kocaman çiçeklerle vedalar güzeldir.‘’ Bir Veda adlı eserim bu cümleden yola çıktı. Figürlerin taşıdığı duygu durumu üzerine bir veda bu. Figüratif bir anlayışla ele aldığım diğer eserler de aynı zamanda içsel dünyamda yerini bulur. İzleyiciyi içine çeken renk kullanımları, figürlerin taşıdığı yoğun duygu durumları üzerine şekillenir. Soyut resimlerimde çizgiler ve vurgulu renk geçişleri izleyici ile buluşur. Renkler doğal haline sadık kalmaksızın figürlerin,  ruh halini yansıtarak ön plana çıkar. Ya da mekânların görsel izlenimleri, düşler, doğaya duygusal tepki, dinamik fırça darbeleri ve parlak renkler eserlerimde geniş yüzeylere aktarılır.

 

Redaktör Haber ailesi adına çok teşekkür ederiz.